Yedinci yüzyıl boyunca Müslüman fetihleri devam etti. Mısır’ı ele geçirdikten (639) sonra bir sonraki hedef Kuzey Afrika’ydı. 709'a gelindiğinde neredeyse bütün İfrıkiye bölgesi (günümüzde Tunus'un bulunduğu yarımada ve çevresi) Müslüman hâkimiyetine girmişti ve Emevi hilafetinin bir parçası olarak görülüyordu.
Bizanslılar müdahale etmek için birkaç girişim yaptı fakat sonunda başarısız oldu. Bir Müslüman ordusunun 674-678 arasında ve tekrar 35 yıl sonra Konstantinopolis’i kuşatmasıyla sonraki girişimler engellendi. Kuzey Afrika’nın Müslümanların kontrolüne girmesiyle İslam orduları Akdeniz’i geçip Avrupa ana karasını işgal edebilecek konuma gelmişlerdi.
Sekizinci yüzyılın başında günümüzde İspanya olarak bilinen ülke hâlâ eski Roma eyaletiyken kullanılan Hispania adıyla biliniyordu. Ülkeyi doğudan gelip işgal etmiş ve Roma İmparatorluğu’nun yıkılışı esnasında yerleşmiş olan Vizigotlar yönetiyordu.
Vizigotlar Hristiyan’dı ve Franklardan pek de farklı değillerdi ve Vizigot Kralı Toledo’daki başkentinde hüküm sürüyordu. Şarlman’a benzer ve onu önceler biçimde, Vizigotlar da imar işlerinde istikrarlıydılar ve Hispania’yı kiliselerle doldurdular.
Vizigotların hakkından gelmek: Tarık
Müslümanların Hispania’yı fethinin tarihsel kayıtları neredeyse yoktur ve bu nedenle tarihçiler daha sonraki Müslüman yorumculara dayanmak zorundadır. Bu kayıtlara göre, 711 yılında Tarık bin Ziyad adında bir adam yaklaşık 15.000 adamıyla Kuzey Afrika’dan Hispania’ya geçti.
Tarık’ın Akdeniz’i geçmesinin bir sonucu da Cebelitarık adasının ismini ondan almasıdır. Tarık’ın filosu dağlık adayı işgal için bir toplanma merkezi olarak kullandı ve burası o günden beri “Tarık Dağı” ya da İngilizceye Gibraltar olarak geçmiş Arapçadaki şekliyle “Cebel Tarık” olarak bilindi.
Tarık’ın ordusu büyük oranda Berberilerden oluşmaktaydı. Kuzey Afrika çöllerinde yaşayan bu insanlar yakın zamanda İslam’a geçmişler ve sekizinci yüzyılın ilk yıllarında Emevi hilafetine eklemlenmişlerdi. Mağlup edilmiş halkların yeni inançlarını kabul ederken gösterdikleri şevk hayatiydi, çünkü bu Emevi hilafetinin ordularına düzenli bir insan kaynağı sağlıyordu. Sürekli tekrar eden fetih, garnizon yerleştirme ve daha fazla fetih döngüsü sadece Müslüman orduları talebi karşılayacak ölçüde büyüyebildiği için mümkündü. İnsanların kutsal savaşı bir inanç göstergesi hâline getirmiş bir dine geçtikleri gerçeği hilafetin her gittiği yerde şevk dolu ve kararlı birlikler üretebilmesini adeta garanti altına alıyordu.
Bazı yorumcular Vizigotların Müslüman saldırısı için hazırlıksız olduğunu ve Tarık’ın filosunu yanlışlıkla büyük bir grup ticaret gemisi olarak gördüğünü iddia eder. Her ne olursa olsun, Vizigot Kralı Roderik işgal gücünün karşısına çıktı. Arkasından olanlar Vizigotlar için tam bir felaketti. İşgal eden ordunun muhtemelen iki katı kadar bir kuvvete sahip olmalarına rağmen Vizigotlar vurkaç saldırıları ile parçalandılar ve ezici bir mağlubiyet yaşadılar. Roderik ve Vizigotların neredeyse tüm yönetici sınıfı öldürüldü ve medeniyetleri adeta tek vuruşta sona erdi.
İspanya’nın çoğu artık Müslüman hâkimiyetindeydi; bu durum yüzyıllar boyunca değişmeden kaldı. Müslümanlar yeni devletlerine al-Andalus (Endülüs) adını verdiler ve Güney İspanya’nın bir parçasının bugünkü adı olan Andalucía buradan gelir. Bu yeni bölge on yıllarca Tarık adına idare edildi, ta ki 756’da Abdurrahman adında bir rakip çıkıncaya dek.